en sağlıklı içeceklerden, belki de en sağlıklısı... YEŞİL ÇAY

Beyin fonksiyonlarını geliştirir, yağ yaktırır, kansere karşı korur, kalp hastalığı riskinin azaltır ve daha bir çok fayda... İşte size en sağlıklı içeceklerden biri Yeşil Çay...

Camellia Sinensis bitkisinin yapraklarından elde edilen, ancak aynı bitkiden elde edilen siyah çayın üretiminde uygulanan oksidasyon işleminin uygulanmadığı, bunun yerine hızla kurutularak elde edilen bir çay türüdür. Siyah Çay üretiminde uygulanan oksidasyon, bitkinin yapısından gelen bir çok faydalı bileşiğin etkisinin azalmasına hatta kaybolmasına neden olmaktadır. İşte bu yüzden yeşil çay, siyah çaydan daha faydalıdır.

İçeriğinde inflamasyonu azaltan ve kanserle savaşan polifenol isimli bileşikler vardır. Bu bileşiklerden belki de en önemlisi kateşin grubunun bir üyesi olan epigallokateşin-3-gallat (EGCG) bileşiğidir. Bu polifenoller ve kateşinler vücut hücreleri ve vücudumuzdaki önemli moleküllerini, yaşlanma ve daha bir çok önemli sağlık sorununun sebebi serbest radikallerin hasarından koruyan bileşiklerdir. İşte bu yüzden olsa gerek yeşil çay üzerinde yapılan çalışmalar daha çok bu “EGCG” isimli kateşin üzerinde yoğunlaşmıştır. Yeşil çaya medikal özelliklerini veren bileşiğin bu olduğu düşünülmektedir. Yeşil çay ayrıca az miktarda mineral de içerir.

Yeşil Çay ve siyah çay her ikisi de yapısında florür barındırır. Florür 'ün fazlası sağlık açısından risklidir. Yeşil çayda bu fayda zarar değerlendirmesi yapıldığında faydaları zararlarından çok daha fazla çıkmaktadır.

Bu mucize çayın faydalarından bahsetmeden önce hatırlatmak istedim; sağlıklı bir beslenme diyeti, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durma ve aktif hareketli bir hayat sürmek gibi sağlıklı bir yaşam tarzı ile desteklenmedikçe, hiç bir besin sizi tek başına hastalıklardan koruyamaz.

Beynin Dostudur, Fonksiyonlarını Destekler ve Geliştirir.

Yeşil çay, beyin fonksiyonlarını da destekleyerek, size ayık olmaktan daha fazlasını sağlar. İçeriğindeki kafein ‘in canlandırıcı etkisi zaten bilinmektedir. Ancak kafein kahvedeki kadar fazla olmasa da canlandırıcı etkisini göstermeye yetecek miktarda bulunur. Diğer taraftan, daha az miktarda bulunması, kafeinin fazlasının yaptığı yan etkilerin kahvedekinden daha az olacağı anlamına da gelmektedir.

Beynimizdeki sinir hücreleri olan nöronlar uyanık olduğumuz dönemlerde durmadan ve çok yoğun çalışırlar. Bu esnada bir pürin nükleozidi olan adenozin adı verilen bir madde salgılarlar. Bu bir atık madde değildir. Adenozin beyinde etkisini esas olarak beyin hücrelerinin birbiriyle haberleşmesini sağlayan nörotransmitterlerin salgılanmasını azaltarak yani inhibe ederek gösterir. Sinir sistemimiz bazı reseptörler aracılığıyla bu salgılanmış adenozinin vücuttaki miktarını takip eder. Eğer adenozin miktarı normal seviyenin üzerine çıkarsa kendimizi uykulu ve yorgun hissederiz. İşte kafein bu aşamada, beyindeki bu adenozin reseptörlerini bloklayarak onların bu adenozin artışına kayıtsız kalmasını sağlar. Bu da bizim yorgunluk hissimizi yok eder, nöronların çalışması normal hızında devam ederken dopamin ve nöropinefrin gibi nörotransmitterlerin konsantrasyonu da yükselir. Yapılan araştırmalar, ruh hali, uyanıklık, reaksiyon süresi ve hafıza dahil olmak üzere bir çok beyin fonksiyonunun kafeinden iyi yönde etkilendiğini göstermektedir.

Yeşil çayda bulunan ve beyni etkileyen tek madde kafein değildir, teanin denilen bir amino asitte bulunmaktadır. Bu aminoasit, anksiyete üzerine etkileri ile bilinen GABA isimli nörotransmitterin aktivitesini arttırır. Bu artış beyinde dopamin seviyelerinin yükselmesine neden olur. Dopamin çok önemli bir beyin kimyasalıdır; hareket koordinasyonunu sağlamaya yardımcıdır, hafıza ve öğrenme üzerinde etkilidir, dikkat ve odaklanma üzerinde etkisi vardır, algılamayı etkiler, stres ve heyecan anlarında etkilidir, ruh hali üzerinde belirleyici etkisi vardır, uyku üzerinde etkilidir, motivasyonu ve yaratıcı duyguları etkiler.

Bu kafein ve teanin bileşiklerinin birlikte etkisi, beyin fonksiyonları açısından daha destekleyici ve geliştirici olur. Kahve ile kıyasladığında yeşil çayın bu kombinasyonunun çifte etkisi size farklı bir canlılık verecektir. Birçok insan, kahveye kıyasla yeşil çay içtiklerinde bu enerjik durumu daha net hissettiklerini ve çok daha üretken olduklarını belirtmektedirler.

Kanser Riskinin Azaltır.

Yaşam kayıplarının sebeplerinin sıralaması içinde en önde bulunanlardan biri, kontrol edilemeyen hücre büyümesi ve çoğalması olarak tanımlanan hastalıklar yani kanserlerdir. Araştırmalar bize oksidatif hasarın kronik inflamasyona, kronik inflamasyonun da içerisinde kanserinde bulunduğu bir çok kronik hastalıklara neden olduğunu göstermektedir. İşte bu noktada antioksidan denilen oksidatif hasarı önleyen maddeler bu zinciri ilk halkasından kırabilirler.

Yeşil çay mükemmel bir antioksidan deposudur. Araştırmalar yeşil çayın içeriğindeki bir çok maddenin kanser riskini düşürebildiğini göstermektedir. Bu araştırmaların sonuçlarını kısaca özetlersek;

• Yeşil çayı daha fazla tüketen kadınların, hiç tüketmeyenlere göre, kadınlardaki en yaygın kanserlerden biri olan meme kanseri gelişme riskinin yaklaşık % 20-30 daha düşük olduğu bulunmuştur.

• Bir başka araştırma ise, yeşil çay tüketen erkeklerin tüketmeyenlere göre, ileri yaşlarda prostat kanserine yakalanma riskinin düştüğünü göstermektedir.

• 29 farklı çalışmanın bir analizi olarak yayınlanan bir raporda, düzenli yeşil çay tüketenlerin tüketmeyenlere göre %42 daha az kolon kanseri geliştirdiği bulunmuştur.

• Ayrıca farklı bir çok çalışmada mesane, yumurtalık, gırtlak, akciğer, cilt ve mide kanserleri üzerinde de yeşil çayın olumlu etkileri gösterilmiştir.

Araştırmalar, yeşil çay içenlerin çeşitli kanser türlerini geliştirme olasılığının daha düşük olduğunu göstermektedir. Ancak bu etkileri bilimsel olarak doğrulamak için daha detaylı ve geniş araştırmalara ihtiyaç olduğu kesindir. Bence yeşil çayı diyete katmak için harcanacak efor boşa gitmeyecektir, nasıl olsa ilk araştırmalar yeterince olumlu sonuçları önümüze getirmektedir.

Araştırmacılar yeşil çay’dan en fazla faydayı sağlamak için, tüketilirken süt ilave edilmesinden kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.

Koruyarak beynimizin yaşlanmasını geciktirir.

Yeşil çay, sadece kısa süreli iyi hissetmeye değil, uzun vadede beyin fonksiyonlarımızı diri tutmaya yardımcı olacaktır.

Alzheimer hastalığı yaygın nörodejeneratif yani sinir hücre ve dokularında tahribat yapan bir hastalıktır ve yaşlı erişkinlerde bunamanın en yaygın nedenidir. Parkinson hastalığı, başka bir yaygın nörodejeneratif hastalıktır ve beyindeki dopamin üreten nöronların ölümü ile kendisini gösterir.

Laboratuvarlardaki test tüplerinde ve hayvanlar üzerinde yapılmış bir çok araştırma, yeşil çaydaki kateşin bileşiklerinin nöronlar üzerinde koruyucu etkilere sahip olabileceğini ve muhtemelen demans riskini azaltabileceğini göstermektedir.

Kilo vermek isteyenlere yardımcıdır.

Yeşil Çay metabolizma hızını ve yağ yakımını arttırır. Kısa süreli metobolizma hızlandırma etkisi ile yeşil çay kilo vermenize yardımcı olabilir. Bir çok çalışma göstermiştir ki, özellikle karın bölgesi yağlanmayı azaltabilmektedir.

240 obez kişi üzerinde 12 hafta boyunca yapılmış bir çalışmada yeşil çay tüketen gruptaki bireylerin vücut yağından anlamlı bir miktarı yakabildiğini göstermiştir. Bu yağ yakımı özellikle bel çevresi ve göbek bölgesinde daha fazla yoğunlaşmıştı.

Diğer bir küçük araştırmada yeşil çay ekstraktı alan grubun plasebo ile kıyaslandığında 4% daha fazla kalori yaktıkları, yağ yakımını ise 17% artırdığını bulmuşlardı.

Ayrıca içeriğindeki kafein yağ dokularındaki yağ asitlerini harekete geçirerek ve enerji olarak kullanılabilir hale getirerek fiziksel performansı artırabilmektedir. İki farklı çalışmada kafeinin fiziksel performansı yaklaşık %11 civarında artırabildiği göstermiştir.

Kötü ağız kokusu ile savaşır.

İçeriğindeki kateşin bileşikleri ağız sağlığına da iyi gelmektedir. Kateşin, bakteri üremesi ve enfeksiyon oluşumunu engellenmesi açısından çok etkilidir. Laboratuvar çalışmaları yeşil çayın içindeki kateşin bileşiklerinin bakteri plağı ve çürük oluşumundan sorumlu streptococcus mutans gibi bakterilerin gelişimini durdurduğunu göstermektedir. Ayrıca direkt ağız kokusuna etkilerini ortaya koyan çalışmalar da yapılmıştır.

Tip 2 Diyabetten Korunmaya yardımcı olur.

Tip 2 diyabet toplumda sürekli artış eğiliminde olan bir rahatsızlıktır. Tip 2 diyabet, bir insülin direnci oluşumu sebebiyle veya insülin üretiminin aksaması sebebiyle yüksek kan şekeri seviyelerine neden olur. Araştırmalar yeşil çayın, vücudumuzun insüline verdiği duyarlılığı arttırarak kan şekeri seviyelerini düşürebildiğini göstermektedir.

Japonya ‘da yapılmış bir çalışmada yoğun yeşil çay tüketimi olan bireylerde tip 2 diyabet gelişme olasılığı %42 daha düşük bulunmuştur. 286.701 kişi üzerinde yapılmış 7 ayrı çalışmanın sonuçları yorumlandığında ise yeşil çay tüketenlerin tip 2 diyabet geliştirme olasılığı %18 daha düşük olduğu bulunmuştur.

Kalp Damar Dostudur, kalp damar sağlığına destek olur.

İnme ve kalp krizi gibi kardiyovasküler hastalıklar vefat sebepleri içerisinde başı çekmektedir. Araştırmalar bu hastalıkların arkasında yatan sebeplerden LDL kolesterolün yeşil çay ile düşürülebildiğini göstermektedir. Ayrıca yeşil çay, kandaki antioksidan kapasiteyi yükseltiği için LDL kolesterol moleküllerini istenmeyen oksidasyona karşı korumaktadır. Risk faktörleri üzerindeki bu etkileri sebebiyle, yapılan 3 ayrı araştırmada yeşil çay tüketiminin, kalp damar problemleri kaynaklı vefat riskini yaklaşık %31 oranında düşürebildiği bulunmuştur.

Ciltteki inflamasyon azaltır.

2007 yılında yapılmış bir çalışma yeşil çayın, sedef ve kepeklenme gibi cilt hastalıklarının tedavisi için gelecek vadettiğini göstermiştir. İnflamasyon ve artmış hücre üretimi sebebiyle kızarmış, kurumuş ve pul pul bir hal almış rahatsızlanmış hayvan ciltleri üzerinde 2007 de yapılmış bu laboratuvar deneylerinde yeşil çayın hücre gelişmesini yavaşlattığı ve hücre yaşam döngüsünü ayarlayan genler üzerindeki etkileri sebebiyle bu işe yaradığı bulunmuştu.

Yaşam kalitenizi yükseltir.

Kanser ve kalp rahatsızlıklarındaki etkileri sebebiyle ileri yaşlarda daha sağlıklı olabilmeyi sağlayabilir. Japonya ‘da yapılmış bir çalışmada 40.530 yetişkin 11 yıldan fazla takip edildi. Günde 5 veya daha fazla fincan yeşil çay tüketenlerde çalışmanın yapıldığı tarihler arasında, kayda değer miktarda az vefat gözlenmişti. Bu çalışmada çay tüketenlerin vefat oranları aşağıdaki gibi gözlemlendi;

• herhangi bir sebepten ölenler: kadın denekler içerisinde %23 daha az, erkeklerde ise %12 daha azdı.

• Kalp hastalığı sebebiyle ölenler: kadın deneklerde %31 daha az, erkeklerde ise %22 daha azdı.

• Felç geçirerek ölenler: kadın deneklerde %42 daha az, erkeklerde ise %35 daha azdı.

Japonya’da 14000 yaşlı bireyin katıldığı ve 6 yıl süren bir başka çalışmada, bu zaman diliminde ölenlerin oranı yeşil çay tüketenlerde diğer tüketmeyen gruba göre %76 daha az olmuştu.

Ne kadar Tüketilmeli?

Yeşil çayınızı hazırlarken her bir fincan için bir çay kaşığı yaprak kullanımı sizin için bir başlangıç miktarı olsun. Ağız tadınıza göre bunu ayarlayabilirsiniz. Kesinlikle çay yapraklarını kaynatmayın, kaynamış ve bir kaç dakika altı kapatılmış dinlenmiş sıcak suyla demleyin. İçerisine taze limon dilimi atabilirsiniz. C vitamini kateşinlerin vücuda alınmasını arttırır. Ağız tadınıza göre zencefil dilimi, tarçın parçası, kurutulmuş yasemin çiçeği gibi faydalı eklemeler de yapabilirsiniz. Sağlıklı tüketiminin günde 2 ile 5 fincan olduğu belirtilmektedir.

Yeşil çay ve siyah çayın her ikisi de içeriklerindeki tanin denilen maddeler nedeniyle vücuda demir emilimini düşürür. Bu sebeple demir içeriği yüksek bir yemekten en az 1 saat önce ve en az 1 saat sonrasına kadar yeşil çayın içilmesine ara verilmesi önerilmektedir. Bu zaman dilimi dışında yeşil çay tüketiminin vücudumuzdaki demir miktarına artı veya eksi etkisi yoktur.

Hadi Sağlığa, Hadi Yeşil Çaya...

Afiyet Olsun.